31 Temmuz 2009 Cuma

Nerden Çıktı Bu 3G???




Hepimiz bir konuda hem fikiriz anlaşılan. 3G denilince ilk akla gelen özellik “Görüntülü Konuşma” Caanım televizyon kanallarımızın, “Amaanınnn, çapkın kocalar artık b.ku yediniz, hınnnn” şeklinde haberlerini nde etkisi oldukça büyük bu konuda, kabul ediyorum. Lakin 3G dediğimiz 3. Nesil GSM (Global System For Mobile Communication) Teknolojisi sadece bundan ibaret değil.
Video izleyebileceksiniz (Cep telefonundan youtube!) MP3’ler indirip dinleyebileceksiniz. Telefonunuzla çektiğiniz bir videoyu anında Facebook, youtube vb. paylaşım sitelerine gönderebileceksiniz. Falanca ünlüyü bir yerde görünce fotoğrafını çekip anında paylaşabileceksiniz. Faturalarınızı yatırabilecek, banka havale vb işlemleri cep telefonunuzdan yapabileceksiniz. Oyun oynayabileceksiniz, alışveriş yapabileceksiniz… Bunların bir sonu yok çünkü evdeki ADSL ile internete bağlı bilgisayarınız ya da Laptop’unuzla yapabildiğiniz tüm işlemleri Cep telefonunuzdan yapabileceksiniz.

Bu İzlemelisin:Soldaki Son Ev



Tatil için ailesiyle birlikte göl evine giden Mari, burada arkadaşı Paige ile birlikte hapishaneden kaçan bir mahkum tarafından kaçırılıyor. Paige öldürülürken, Mari de tecavüze uğruyor. Daha sonra mahkum ve arkadaşları tesadüfen Mari’nin ailesinin evine sığınıyorlar. Bu noktadan itibaren ise klasik bir intikam hikayesi başlıyor. Mari’nin ailesi, kızlarına işkence yapıp, tecavüz eden insanları vahşice teker teker öldürüyorlar.




# Eurovision 2010 Telaşı!! #



Eurovision 2010 için anketler düzenlenmeye başladı. Yarışma için en güçlü adayların Hande Yener ve Murat Boz olduğu belirtildi. Hayranları tarafından da desteklenen Yener ve Boz, Eurovision'a katılıp Türkiye'yi temsil etmeyi istediklerini belirtti..

Günün Matrağı:::Evaluate The Dance Floor




Süper manyak bi şarkı..Cascada zaten manyak..En çok Every time we touch şarkısı güzel..Çok hüzünlü filan.Bu KLİP YENİ ALBÜMünden..Dinlemenizi tavsiye ederim..



Var Mısın Yok Musun Aşkı!!!<3

'Var mısın Yok musun'da bir aşk doğdu! Program boyunca yan yana yarışan Gizem Akın ve Hakan Hatipoğlu’nun birlikte oldukları ortaya çıktı.İkili, Facebook’taki fotoğraflarıyla da aşklarını herkese ilan etti.



30 Temmuz 2009 Perşembe

“Resident Evil: Afterlife”ın çekimleri başlıyor





Resident Evil (Ölümcül Deney) serisinin yeni filmi “Resident Evil: Afterlife”ın çekimleri yakında başlıyor. Filmin başrolünde yine serinin yıldızı Milla Jovovich'i göreceğiz.

Resident Evil (Ölümcül Deney) serisinin yeni film projesi olan “Resident Evil: Afterlife”ın çekimlerine, 28 Eylül'de Toronto'da başlanıyor. “Resident Evil: Afterlife”ın çekimleri 8 haftalık bir süreyi kapsayacak. Filmin vizyona giriş tarihi ise, 17 Eylül 2010 olarak hesaplandı.

Senaryosunu Paul W.S Anderson'un üstlendiği “Resident Evil: Afterlife”ın başrolünde, bir kere daha başarılı oyuncu Milla Jovovich'i göreceğiz. Filmin yönetmeninin kim olacağı ise henüz belli değil.

Kitap Okuyalım:::Anca Rüyanda Görürsün




Artemis Yayınlarından Yeni Bir kitap daha!!Dedikoducu Kız serisinin dewamı olan kitap için şimdiden sabırsızlanmaya başladım..Kitabı alın derim..

Işıklar, kamera ve skandal! Hollywood şehrimizi ele geçirdi ve S ilk sinema filmi için şimdiden hazır. Duyduğuma göre sahnedeki rol arkadaşı T’yle, sahne dışında da işi pişiriyormuş. Peki bunun Hamptons mahkumu N için anlamı ne? Ve şayet N serbestse, B’ye n’olcak? Hoş, kendisi şu sıralar Londra’da soylu sevgilisiyle ilgilenmekle meşgul. Ama benim kitabımda, beyaz atlı prens her zaman N olacak… ya da dizimde. Neyse, şimdilik arkanıza yaslanın, rahatlayın ve gösterinin keyfini çıkartın!

Aşk Mı O da Ne ???




Aşk mı oda ne? Kim aşkı bulmuşta biz bilelim.gerçek aşk gerçek sevgi pehh bunları kim uyduruyor.size bir şey söyleyeyim mi aşk diye bir şey yok dostum yalan! Evet aşk dedikleri acı, yalnızlık, ihtiras, işkence, vs.. ey insanlar sadistmisiniz siz ya bütün acıları kendinde barındıran bir şeye nasıl tahammül edebiliyorsunuz? Mutluyuz biz yalannn, aşığız biz yalan, gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar. Mutlu olanları çok gördük bebeğim hepsi cayır cayır yandı. Ayrılık, aşkla beraber kör olan gözlerin ameliyat olmuş hali. Aşık olursun, ayrılırsın, acı çekersin. Ama bu acı öyle acılara benzemez. Şu dünyadaki hiçbir doktor geçiremez bu acıyı. İçin sızlar kalbinin içini açıp tutmak istersin yapamazsın. Bunun tek çaresi o aşkı tatdığın daha doğrusu aşka inanıp yanlış yaptığın kimsedir. Zordur hemde çok zor. Ve insan bunu bile bile aşık olur ya oda onun zayıflığı ey aşk çıkta göster artık bize gerçek seni şu yalan hayatta sen yalan olma bari..

Volturi Vampirleri Karşınızda!!



Twilight Filminin ardından hemen çekimlere yeniden başlayan ekip Twiligh Saga:New Moon filminin çekimlerini bitirdi..Film Kasımda Vizyonda..Filmi merakla bekleyenler için filmden kareler gösterilmeye başlandı bile...Filme yeni katılan bazı isimler var: Dakota Fanning(Jane),Michael Sheen(Aro),Jamie Campbell Bower(Cauis),Cameron Bright(Marcus)gibi isimler yer alıyo..Ve Volturi vampirlerini oynicaklar...Ve o resimlerden biri internete sızdı...Bnce çok süper olmuş..Çok yakışmış wlla..

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Avril Bu ne Hal Böyle????




Son zamanlarda gece hayatıyla magazincilere konu olan Avril Lavigne yine sarhoş yakalandı.

Geçtiğimiz hafta ünlülerin tatil mekanı St. Tropez'de görüntülenen Avril, gece boyunca başkalarının uzattığı içki şişelerine hayır demedi ve gecenin sonunda yine sarhoş ve perişan halde görüntülendi.

Yeni albümünü çok yakında piyasaya sunmaya hazırlanan ünlü şarkıcının bu fotoğrafları, albümü merakla bekleyen hayranlarını hayal kırıklığına uğratmaktan başka bir işe yaramıyor...

#!Burçların Enleri!#




En Aranılan Burç

Koç
Aslan

En iyi Eş

Boğa
Yengeç

En Çapkın Burç

Terazi
yay

En gizemli Burç

Başak
terazi

En kıskanç Burç

Akrep
yengeç

En sade Burç

Kova

En hareketli Burç

Yay

En Şanslı Burç

ikizler

En duygusal Burç

Yengeç
Balık

En akıllı Burç

ikizler

En Başarılı Burç

Oğlak

En cesaretli Burç

Koç
Aslan

En Girişimci Burç

Boğa
ikizler

En Anlayışlı Burç

Oğlak

En Sportmen Burç

Terazi
koç

En Değerli Burç

Oğlak
koç

En iyi müzisyen

Başak
terazi

En Guvenilir Burç

Oglak
koç

En havalı Burç

Balık
yay

En dikkatli Burç

Kova
Boğa

En kırılgan Burç

Balık
yengeç

Bu Ayın Yakışıklısı:Robert Pattinson...




Ewt oylamamızın 1. Robert Pattinson oldu..

Robert Harry Potter ve Ateş Kadehi filminin oyuncu kadrosuna, Üçbüyücü Turnuvası'nda Hogwarts'ı temsil edecek olan Cedric Diggory rolüyle katıldı. Twilight isimli kitabın filminde Edward Cullen'ı canlandırdı.Ve büyük bi başarı elde etti. 2009 senesi içerisinde Salvador Dali ve Federico Garcia Lorca arasında varolduğu düşünülen aşkı anlatan Little Ashes filminde Dali'yi canlandırdı.Twilight filmi ile büyük çıkış yapan oyuncunun bu aralar Remember Me,Unbound Captives ve Twilight Serisinin 2.filmi olan New Moon ile 3 film projesi var...Twilight Filminden sonra kızların gözdesi olan Robert bu aralar dedikodulara göre rol arkadaşı Kristen Stewart ile bir aşk yaşıyor..







28 Temmuz 2009 Salı

Aşktır O Kızım...

Bir gün umudun kırılır küsersa sana dünya
Her baktığın yüzün ardında başka bir yüz bulursan
Vazgeçme güvenmekten bir şans daha ver hayata

Hayat bazen yanıltır, kızdırır insanı
Bir bakarsın boşalmış umudun kumbarası

Dön bak yine içine orda bir sen bulursun
Bir gayret yeniden doğar hayata tutunursun

Bir gün büyük kalbin sığmazsa içine
Taşkın ırmak olup akarsa ruhun
Ve dünya gözünde ufalır giderse
Korkma! Koyver gitsin!
Aşktır o kızım ! Aşk!






çok güzel bi şarkı bayıldım.......çok güzel bnce..bayıldım şarkıya....

Günün Neşesi:::Tinchy Stryder - Number 1




Şarkı süper..bn çok sviorum..sizinde sevicenizden eminim..Manyak şarkı..



Keşkeler..!!''''^




Pişman olmasa insan.Yaşadıklarından,yaptıklarından.Yargılamasa kimse,keşke dedirtmese...Üzülmesek hiç;ağlamasak mesela.Bir çığlıkla korkmasak,kötü haber almasak bir telefonla.
Unutmasak,unutulmasak.Doyasıya yaşasak dostluğu gerçek dostlarla.Biz olsak yalnız biz.Bencil olmasak.Kırmasak kimseyi,iltifat etsek iftira yerine.Ön yargımız olmasa keşke.Tanıyabilsek gerçekten insanları,hata yapmasak.Ya da en azından hatamızı anlayınca dönebilsek.Özür dileyebilsek bir dosttan,kibrimizi yenebilsek keşke.Kimse dışarda kalmasa,hiç bir çocuk anasız kalmasa ve hiç bir ana evlat acısı tatmasa.Hor görmesek kimseyi.Üstten bakmasak keşke.Öğretmeye çalışmak yerine öğrenmeye çalışsak.Sorun olmasa hiç,kavga etmesek.Savaşlar olmasa dünyada.Güvenebilsek birbirimize,kimse çalmasa kimsenin geleceğini ve güzel bir gelecek bulabilsek.Hayal edebilsek herşeyi.Uyuyabilsek huzurla,rüya görsek kabus dışında.
Keşke yapabilsek bunları.Üç günlük dünyanın tadını çıkarabilsek.Pişman olmasak.Ve keşke,keşkeler olmasa

Aşkı Aramak!!




Aşk diye biRşey meçhuldur...ulaşamamak, aramak en önemlisi ise acı çekmek aslında daha hoştur ve insanı olgunluga ulaştırıyor...şŞöyle bir hatırlayın çıktıklarınızın bi kısmına deli gibi aşıktınız ona ulaştınız ve onun eksiklerini gördünüz ondan ayrıldınız geneli böyle olur...Onun yerine onla hiç tanışmamış olmak ve onu uzaktan severek acı çekmek daha hoştur..

Aşklar pardon aşk denilen şeyler böyle evet .Bence doğa güzelliklerinin,insanlığın,komşuluğun,samimiyetin,..azaldığı gibi aşk denilen şeyin de değeri azalmış günümüzde.Değer azalınca da bu sonuçlar kaçınılmaz tabiki.Herkesin kusuru var,kimse mükemmel değil ki,ozaman her ilişki bitirilmek için başlıyor!Birini kusurlarıyla birlikte sevmek gerçekten sevmektir işte.Ne yazık ki neredeyse kimse sevmenin ne demek olduğunu bilmeden sevdiğini sanıyor ve sonra bitiyor.
Uzaktan sevmeyi,acı çekmeyi hiç sevmedim,mazoşist değilim ama ben de acıdan alırım ilhamlarımı..

Aşkı aramak!Bu kayıp bir şehirde kaybolmak gibi..Biraz güzellik,biraz heyecan tattı mı ve biraz da mutluluktan nasibini aldımı insan aşkı buldum sanıyor işte..Ama zor geliyor acıyı tatmak,acıyı içine oturtmak..ACI aşkın eş anlamlısı değil mi zaten..

Aşk beklenmedik zamanda insanı bulur.ama aşka inanan insanlar o günü bekler durur ömrü boyunca.
'O' olduğunu düşündüğü onlarca kişiye rastlar,ama bulamaz.Kimi zaman da ilk rastladığı kişi 'O'dur.Yani ben aşkın insanı beklenmedik zamanda bulduğuna inanıyorum ama bana göre çoğu insan hep o günün geleceği anı sabırsızlıkla bekler..
Bir partiye dahi 'Hadi gidip aşkı bulalım ' diye değil de 'acaba O'nu bu partide bulabilecek miyim' merak ve ümidiyle gider...
Yani demek istediğim sonuçta direkt olarak olmasa da dolaylı olarak aşkı arar...

Bir gece yarısı kapıyı çalan tanrı misafiri gibi bir şeydir ve aşk....Arasan belkide bulamazsın ..Ama kaçarsanız inanın aşk yakalar sizi..

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Dizi Çiftleri..:İpek-Barış



Dizide bi türlü kavuşamayan çiftlerden birisde İpek-Barış çifti.Tam kavuştular bi sorun çıkıo..Ama çok yakışıolar..İnşallah kavuşurlarda bizde mutlu oluruz.



Melekler Korusunda Sezon Finali Heyecanı..!!!



Barış, İpek'in oyuna gelebilmesi için elinden geleni yapar; ancak hiçbir şey Melek'in fikrini değiştirmeye yetmez. Melek'in Sarp'la yaptığı konuşma, Melek'in İpek'in hayatı için vereceği mühim kararı derinden etkiler.

Deniz ve Özgür çalıştıkları markette kilitli kalır. İkilinin sabaha kadar başbaşa vakit geçirmesi söz konusudur. Deniz'in hazırladığı süprizler geceye damgasını vururken; Özgür sonunda yelkenlerini suya indirir ve aşka teslim olur.

Esin, hamilelik durumundan ailesinin haberi olmadan kurtulmak ister; ancak evdeki hesap çarşıya uymaz. Esin, ardında sevdikleri, kalbinde hüzün, gözü yaşlı bir şekilde kendini Balıkesir'e dönüş yolunda bulur.

Mualla artık Fevzi'nin evlenelim baskılarına daha fazla dayanamaz ve Kehribar'dan gizli bir ceyarlık yapar. Kehribar'ın ise İpek'in başından geçenler konusunda tereddütleri vardır. İpek'i kolundan tuttuğu gibi doktora götürür. Bu durum Melek ve Kehribar'ın yol ayrımına girmelerine neden olacaktır.

MELEK – Hemen topluyorsun pılını pırtını... Bu İstanbul masalı da konservatuar devri de kapanmıştır. Memlekete dönüyoruz!


---

bu bölüm çok heyecanlı olucak gibi...Melek öğreniyor galiba Barışla İpekin sevgili olduunu..Herkes bu bölümü kaçırmasın diorum bn:D

Bir Dram:Kız Kardeşimin Hikayesi




Sara ve Brian çiftinin hayatı, Kate’in lösemi hastası olduğunu öğrendiklerinde sonsuza kadar değişir. Ebeveynlerin tek umudu, yeni bir çocuk daha doğurmaktır. Anna doğduktan sonra kızlar ilgi odağı olur ve tek oğulları Jesse neredeyse unutulur. Tıbbi açıdan özgürlük isteyen Anna 11 yaşına geldiğinde, bir avukat tutarak Kate’in tükenen vücudunu kaderin ellerine teslim edebilecek bir dava açar.

bnce izlenecek bi film herkes izlmeli konusu çok ilgilimi çekti bnm..sinemya gelince ilk işim filme gitmek olucak:D

Acı-Tatlı Bir Roman:Lanetli Sevgili



Kitap Adı: LANETLİ SEVGİLİ
Satış Fiyatı: 19 YTL
Orjinal Adı: Wicked Lovely
Yazarı: MELİSSA MARR
Türü: ROMANS
Çevirmen: ZEYNEP HEYZEN ATEŞ
Barkod:
ISBN: 978-605-0058-97-0
Sayfa Sayısı: 411
Basım Tarihi: NİSAN 2009


MELODRAMATİK, DOĞAÜSTÜ ve ACI-TATLI BİR ROMANS.
ÜSTÜN BİR MACERA.

3. Kural:
Görünmezlere bakma.
Oysa perilere bakmakta Aislinn’in üzerine yok! Hem zaten bu güçlü ve kimi zaman tehlikeli yaratıklar, sinsice, biz ölümlülerin dünyasında dolaşmıyor mu? Bu yüzden de Aislinn, peri acımasızlığından, özellikle de ‘görüş yeteneği’ni öğrendiklerinde başına geleceklerden ölümüne korkuyor ve tıpkı diğer gençler gibi onların varlığından bihaber olmayı diliyor.

2. Kural:
Görünmezlerle konuşma.
Yalnız, periler Aislinn’le konuşmaya başladı. Ürkütücü ve bir o kadar da çekici özelliklere sahip olan Keenan adındaki bir peri, Aislinn'le iletişim kurmaya çalışıyor ve ona cevaplamaktan korktuğu sorular soruyor.

1.Kural:
Görünmezlerin dikkatini çekme.
Ama artık çok geç. Keenan, dokuz yüz yıldır kraliçesini arayan bir Yaz Kralı. Kraliçesi olmadan yaz mevsimi kaybolmaya mahkum. Ve o da, her ne pahasına olursa olsun, Aislinn'i Yaz Kraliçesi yapmaya kararlı. Aislinn'ninse ne istediği ya da ne dilediğinın bir önemi yok.


Peri entrikaları, ölümlü aşklar ve antik kanunlarla modern beklentilerin çatışması, Melissa Marr'ın bu son derece çarpıcı 21.yy. peri romanında biraraya geliyor.


kendinizi başka bir dünyada hissetmek istiyorsanız bu kitabı okuyun derim..xD

24 Temmuz 2009 Cuma

Tuba Ve Kıvanç Birarada

Tuba Büyüküstün ve Kıvanç Tatlıtuğ'un oynadığı reklam filmi
Türkiye'den sonra Arap ülkelerinde yayınlanan ‘Gümüş’ ve ‘Ihlamurlar Altında’ dizilerinin yıldız isimleri Kıvanç Tatlıtuğ ve Tuba Büyüküstün, Ortadoğu’da fırtına estiriyor.
Tuba Büyüküstün ve Kıvanç Tatlıtuğ bu reklam filminde biraraya geldi. İşte o görüntüler...

Arap MBC kanalı ikiliyi bir araya getirerek reklam filmi çekti. Bir parfümün reklamının yapıldığı ve Arap ülkelerinde yoğun ilgi gören filmde, Tuba’nın ismi ‘Lemis’, Kıvanç’ın ismi ise ‘Muhammed’ oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ‘Türkiye’nin Arap dünyasındaki tanıtım yüzü’ olan Tuba, çekim öncesinde MBC’ye röportaj verdi.


İşte O reklam:::



Çantanızla Göz Kamaştırın..

Bu yıl ki moda parlak deri üzerine olacak deri çanta trendleri ...

Çantalar bayanları baştan çıkarıcı kılan ve kendilerini en iyi ifade eden aksesuardır. İtalyanların yaratıcı olduklarını ve zevklerine düşkün olduğunu herkes bilir, fakat şu pek bilinmez ki İtalya dünyada var olan en iyi deri üretimine en uzun süredir sahip olan tek ülkedir. El çantaları bir ömür boyu kullanılır ve gerek eğlence dolu gece hayatında kullanımıyla gerek günlük ofis hayatındaki kullanımıyla hep aynı mükemmel görüntüsünü devam ettirecektir.
Raffaello Network’te istediğiniz zevklere uyan çeşitli şekillere, tasarımlara, ebatlara ve renklere sahip el çantaları ve cüzdan markalarını bulabilirsiniz, siz sadece hayat stilinizi en iyi ortaya koyan el çantası seçimiyle kişiliğinizi ifade edin. Tabii ki sizin için en iyi tasarımcıların el çantalarını seçerek sunduk, Gucci, Etro, Fendi, Desa ve daha nice keşfedilmeyi bekleyen markalar sizinle.







Pişmanlık...<3




Pişmanlık nedir bilir misiniz? Hafif burukluk olur insanın içinde. Geçmişi değiştiremediğiniz aklınıza geldikçe kafayı yersiniz. En büyük olmak istersiniz. Her şeye hükmetmek ve bencilce kendi hatalarınızı düzeltmek istersiniz. Yaratan değil Düzelten olmak istersiniz. Tanrı'ya büyük bir hakarettir bu istek.

'Keşke'lerle başlayan cümleleriniz istila eder kafanızı. Yankılanan her kelime sırtınıza vurulan birer kırbaçtır. Düşündükçe acı çekersiniz. "Neden Yaptım?" Nedeni yoktur, olmadığını bilirsiniz ama neden ararsınız. Gözleriniz tavana bakar ama yaptığınız hatayı görür. O hatayı düşünürken göremezsiniz, duyamazsınız, hissedemezsiniz gerçekleri, şimdiyi. Herşeyinizle dalmışsınızdır geçmişe, sanki tek başına bir orduyla savaşmak gibi. Aciz hissedersiniz ama çektiğiniz acıya katlanmanız gerektiği büyük bir gerçektir kafanızda. En mazoşist insan oluverirsiniz birden. Düşünürsünüz ve acı çekersiniz. İliklerinizde hissedersiniz acıyı, gözlerinizden gelir acının fazlası...

Kendinizi tamamen kaptırınca buna zaman kavramınız yok olur. Kaç saniyedir bunu düşünüyorsunuz ya da kaç yıldır? Bilemezsiniz, kavrayamazsınız. Korkarsınız hep. Boğazınız düğümlenir konuşamazsınız. Gözlerinizden gelen yaşlar engeller görmenizi, kırbaç sesleri tıkar kulaklarınızı, hissedersiniz ama yalnızca acı ve korkuyu...

Sonra acizliğinizi gerçek hayata dökersiniz. Özür dilersiniz. "Üzgünüm" dersiniz hep. Üzgün değilsinizdir aslında bu o kadar basit değildir. Bunun adı pişmanlıktır. Pişman olmuşsunuzdur. Pişman...

Cam Ev-RACHEL CAINE





Kitap Adı: CAM EV - MORGANVILLE VAMPİRLERİ KİTAP 1
Orjinal Adı: The Morganville Vampires
Yazarı: RACHEL CAINE
Türü: POLİSİYE-MACERA
Çevirmen: YELİZ ÜSLÜ
Satış Fiyatı: 15 YTL

Konusu:::

Okul arkadaşlarınızın yarattığı baskı vücudunuzdaki tüm kanı çekebilir.
Vampirler de öyle…

Morganville, Teksas’a hoş geldiniz. Hava karardıktan sonra evden çıkmayın deriz!

Morganville acayip karakterlerle dolu küçük bir üniversite kasabası. Fakat güneş battıktan sonra kötüler dışarı çıkıyor. Çünkü Morganville’de, en karanlık gölgelerin ardında pusuya yatmış bekleyen bir şeytan var -bu öyle bir şeytan ki, güpegündüz sokaklara dökülmek için fırsat kolluyor!

Kahramanımız Claire Denvers, cehennem azabından farksız yurt yaşantısından bıkıp usanmış genç bir kız. Popüleritesinden ödün vermeyen arkadaşları, okulun sosyal hiyerarşisindeki yerini unutmasına asla izin vermiyor. Ki sıfırın altında bir yer bu yer!

Haz etmediği kampüs yaşamından vazgeçtikten sonra kendine bir oda bulduğu o eski, heybetli malikane de aslında umduğu gibi bir yer değil galiba. Yeni ev arkadaşlarında hiçbir yaşam belirtisi yok. Ama kasabanın en derin sırlarından biri, taze kana susamış bir halde, sinsice ortaya çıktığında hepsi birden Claire’i koruyacak, o da başka bir mesele!


arkadaşlar kitap süpermiş..artemis yayyınlarının bi başka şahaseri..bn tavsiye ediorum wlla..

Testere Hastalığı




Testere VI'yı beklerken Testere VII'nin müjdesi geldi!

(24 Temmuz 2009) 23 Ekim 2009’da vizyona girecek olan Testere VI’yı beklerken Lionsgate, Saw VII’nin prodüksiyonuna ocak ayında başlanacağını açıkladı. Testere II, III ve IV’üncü filmlerin yapım tasarımcılığı ve Testere V’in yönetmenliğini üstlenen David Hackl, serinin 7. filminin de yönetmenliğini üstlenecek.

Tüm serinin prodüktörlüğünü yapan Mark Burg and Oren Koules 7. filmde de devam edecekler. Testere IV, V ve VI'nın senaristliğini yapan Marcus Dunstan ve Patrick Melton 7. filmin de senaristleri.

Kuzey America ve Büyük Britanya’nın dünya geneli haklarını elinde tutan Lionsgate, bu güne kadar dünya genelinde 700 milyon dolardan fazla hasılat elde etti.

Serinin 6. filminin hareketli posteri de filmin web sitesinde yerini aldı. His Disease is Spreading (Onun Hastalığı Yayılıyor) mottolu poster, Testere hayranlarının sabırlarını 23 Ekim'e kadar zorlayacak gibi.

Kırık Bir AŞk Hikayesi....



AKLIMDASIN

Başımdan geçen ilginç bir aşk öyküsünü anlatmak istiyorum.
Üniversite 2.sınıfa gidiyordum. Gençlik bu ya, başımda kavak
yelleri
esiyor.
Zaman ise benim geleceğin en büyük gazetecilerinden biri olmam için
geçiyor gibime geliyordu. Geliyordu ama ben derslerden çok, arkadaşlarla
üniversite binamızın içerisindeki sahalarda ve ağaçların arasında top
oynamayı, gezmeyi ve arkadaşlarla sohbet etmeyi tercih ediyordum.
Ama itiraf edeyim, özellikle bahar aylarında etraftaki değişimleri,
yeşillikleri geleceğin büyük gazetecisi gözüyle de izliyordum. Eh, gözleme
yeteneğin olacak ve tabiattaki güzellikleri –bayanları- göreceksin de
şairlik taslamayacaksın, aşık olmayacaksın olur mu?
“Öğrenci dediğin fotokopisinden belli olur”,
“Fotokopisiz öğrenci meyvasız
ağaca benzer” öğrenci atasözleri uyarınca vize dönemlerinden bir ay
önce
gördüğümüz derslerin notlarının fotokopilerini bulup almak için Azim
Fotokopi’ye gittim. Azim Fotokopi hemen hemen bizde ki bütün derslerin
dönem içindeki notlarının fotokopilerini çoğaltır ve satardı. Orada
fotokopileri alırken yanımda bizim birinci sınıfta gördüğümüz bir dersin
fotokopisinin olup olmadığını soran bir kız vardı. Fotokopiciden o dersin
notlarının olmadığını öğrenince oldukça üzüldüğünü gördüm. İçimdeki
yardımseverlik duyguları kabardı. Belirtmeliyim ki genellikle güzel
bayanlara karşı her zaman yardımseverimdir. Kıza dönerek:
- “Her halde İletişim Fakültesinde okuyorsunuz” dedim.
- “Evet” dedi.
- “Bizim geçen yıl gördüğümüz Gazete Yazı Türleri dersinin
fotokopileri
bende hala duruyor. İsterseniz onları size ben temin ederim”dedim.
- “Ah, size zahmet olmasın?” dedi.
- “Yok canım ne zahmeti” dedim.
Sonra oradan beraberce konuşarak çıktık. Yolda adını söyledi:
Figen’miş. Neyse biz
böylece tanışmış olduk.
Ertesi gün ders notlarını ona verdim. Kız beni çok etkilemişti. Bir içim
su derler
ya öyleydi. Tabii, beni çok etkilediği içinde bana öyle gelmiş olabilir.
Neyse... Bu
yardım severliğimin karşılığında kız beni ne zaman görse hemen yanıma gelmeye
başladı. Diğer arkadaşlarımla da tanıştırdım onu. Artık çok samimi olmuştuk.
Olmuştuk olmasına ama kıza da tutulmuştum.
Ne yapmalıydım... Düşünüyordum ama bir türlü de karar veremiyordum. Şimdi
kıza
arkadaşlık teklif etsem, yardım etmemin karşılığında ondan faydalanmak
istediğimi
düşünebilirdi. Ayrıca arkadaşlık teklif etmemin diğer arkadaşlarımın hele
hele
Osman’ın kulağına gitmesi... Aman aman ölsem daha iyi. Çünkü bizim
arkadaş
gurubumuzun arasında şöyle bir beddua vardı: “Allah seni
Osman’ın medyatik diline
düşürsün de, manşetlerden inme emi !”
Çok düşündüm bir karar veremedim. En sonunda ona aşkımı mektupla ilan
etmeye karar
verdim. Bu amaçla oturdum ve usturuplu bir aşk mektubu yazdım.
“Bu mektubu kaldığım yerin soğuk duvarlarını ısıtmaya çalışan
yüreğimin her atışında
ismini hatırlatan sıcaklığında yazıyorum. Bir melankoni içerisinde yazmaya
çalıştığım bu satırlar daha çok seven yüreğimin sevilme mutluluğunu
yakalaması için
çabalaması ve belki de karşılıksız bir sevda bataklığına nasıl
gömüldüğünün ifadesi.
Acaba Figen; senin o melekler kadar güzel olarak tasavvur ettiğim hayalini
gönlümden
silip atsam mı diyorum. Yazık olmaz mı sorusu aklıma geliyor. Yazık olmaz
mı aşkıma?
Acaba unutsam sana karşı hissettiklerimi, hiçbir şey yaşanmamış gibi acaba
bir anda
geçen onca zamanın ötesine gidebilir miyim?
Yakalanan bir kuşun esaretten kurtulmak için çırpınması gibi seni görünce
çırpınan
kalbimin atışlarını, yüzümün her kızarışını, benim sana olan tutkumu tavır
ve yüz
ifademden, heyecanımdan, titrememden anlamandan duyduğum korkuları...
unutsam mı?
Böyle bir şey mümkün olsa bile herhalde yaşadığım onca duyguyu bir anda
jiletle
kazıyıp, söker gibi atamam, atmam.
Çevremde çok pişkin, yüzsüz, her şeyi çok rahat ifade edebilen biri olarak
görülmeme
rağmen aslında sevdiğine karşı aşkını ve duygularını ifadeden bile çekinen
utangaç
yapıda biri olarak sevgimi yazı ile belirtme ihtiyacı duydum.
Sana olan sevgimi hoş karşılaman dileğiyle...”
“Yakın çevrenden biri”
Mektubu daktilo ile yazdıktan sonra bir zarfa yerleştirdim.
Figen’in de
aralarında bulunduğu arkadaşlarla okulun önünde sohbet ederken lavaboya
gitme bahanesiyle gidip sınıfta Figen’in ders notlarını tuttuğu
ajandanın
içine koydum ve sonucu beklemeye başladım.
Ertesi gün üniversitenin ana binasında bulunan yemekhaneye giderken Figen
bir ara
yanıma yaklaştı ve:
- “Yükselciğim san bir şey söyleyeceğim ama aramızda kalsın.
Aramızdaki samimiyetten
bir tek sana söylüyorum” dedi ve devam etti “Yahu dangalağın
bir bana bir mektup
göndermiş” dedi.
- “Şaka mı yapmış mektupta?” diye sordum.
- “Şaka mı bilmiyorum ama mektupta bana tutulduğunu, aşık
olduğunu...
falan filan yazmış işte. Yani oldukça duygulu bir dille bana ilan-ı aşk
ediyor
herif” dedi. Ben de:
- “Peki kim bu herif”dedim.
- “Ne bileyim, ismini yazmamış ki! Ama
yazdıklarından bir
şeyler çıkarmaya çalışıyorum. Bir iki tahminim de var” deyince
heyecanlanarak;
- “Peki kim olabilir” diye sordum.
- “Tahminime göre bizim gruptakilerden biri ve...
Neyse ismini
de sonra öğrenirsin Yüksel” dediği sırada diğer arkadaşların da
yanımıza gelmesiyle
sözünü keserek onlarla konuşmaya başladı.
Beni bir merak sarmaya başlamıştı. Acaba tahmini ben miydim de
tavırlarımdan öğrenmek için konuyu bana açmıştı. Anlamış mıydı acaba...
İçim içimi kemiriyordu; mektup yazmasa mıydım. Eğer gerçekten benim
yazdığımı anlamışsa ve benimle bir daha konuşmazsa ne yapardım. Belki hem
bir arkadaşı yitirecektim, hem de sevdiğim kızı.
Bu arada şeytan da dürtüyordu beni bir mektup daha yaz diye. Bu
sefer
duygularımı daha açık belirtecektim. Bu düşüncelerle tekrar daktilonun
başına geçerek yazmaya başladım:
“Figen; şu an sana söylemek istediğim ama
söyleyemediğim duygular
var ya, o duyguları sana bir sahilde hafif bir yağmur çisiltisi
altında ıslanırken ve deniz dalgalarının, martı sesleriyle
birleşerek oluşturduğu o nefis fon müziği eşliğinde dans ederken
söylemek isterdim.
Bilmem sen hiç birşeyi, pek çok şeyi kaybetme pahasına daha doğrusu
yüreğin
pahasına satın almak ister misin? Bil ki ben yüreğimi sana, senin için
satmaya hazırım.
Keşke sana olan aşkımı, seni görünce hissettiğim duyguları gözlerinin
derinliklerinde köşe kapmaca oynarken anlatsaydım. Acaba anlatabilir miydim?
İnsanlar madde ve mana arasında, denizde salınan tekneler misali
gelip
giderken; ben kendimi sevdama kucak açmış, senin gönül limanında demirlemiş
olarak bulmak isterdim. Sana bağlanmak sarılmak ve ..
Hayali bile yaşadığım hayatın sahte yaşantısından daha gerçek ve daha güzel.
Mektubuma çok sevdiğim, güzel bir söz ile son vermek istiyorum:
“Sevsen,
sevilsen ve sevilebilir olsan”
Beni sevilebilir biri olarak görmen dileğimle...
“Yakın Çevrenden Biri”
Mektubuma ek olarak da “Figen’e” diye ithaf
ederek yazdığım:

AKLIMDASIN

Papatya açmış kırlardan
Peygamber çiçeklerinin sarısından
Kekik otlarının kokusundan
Doyasıya içime çektiğim sen!
Belki değilsin, belki farkındasın
Sen benim hep aklımdasın
Turnalarla gönderdim sana
Gönlümde yetiştirdiğim gülleri
Yalancı gönüllerde
Karanlık tünellerde
Aşkı aramaya çalışırken sen
Senin aşkını hayat gibi yaşardım ben
Belki aşkıma uzaksın, belki yakındasın
Sen bilmesen de hep benim aklımdasın !
Şiirimi de zarfa koyarak bu sefer postaladım.
Ertesi günde dedemin vefat ettiği haberi geldi. Alel acele
Gümüşhane’ye
gitmek zorunda kaldım. Bir hafta sonra döndüm ve okula gittim. Figen beni
görünce hemen gülerek yanıma geldi ve:
- “Yüksel hani bana biri aşk mektubu yazıyor demiştim ya
işte ondan ikinci
bir mektup daha geldi. Bir de bana ithaf ederek yazdığı şiirini koymuş. Çok
etkilendim.”
- “Peki kim olduğunu bulabildin mi?” diye sordum. O da:
- “Sana bir iki tahminim var diyordum ya... Artık emin
oldum.”
- “Emin mi oldun, peki kim?” diye heyecanla sordum
- “Hiç tahmin edemezsin... Osman!” dedi.
- “Osman mı?” dedim şaşırarak
- “Tabii... Yakın çevremden biri, çok pişkin,
yüzsüz, her şeyi
çok rahat ifade edebilen biri olarak görünen başka kim olabilir?”
deyince şaşkın,
yıkılmış bir ifade ile:
- “Çok şaşırdım” dedim.
- “Şaşır, şaşır ... Dahası var. Emin olunca ben
gittim ona
ondan hoşlandığımı belirttim. Yazdıkları beni çok etkilemişti. Ayrıca çok
utangaç,
ona kalırsa bana hiç açılamayacak ve beni sevdiğini söyleyemeyecek... Bu
sebeple ona
ben açıldım. O da benden hoşlandığını fakat benim seninle olan
diyalogumuzdan ve
samimiyetimizden dolayı ikimizin arasında bir şey olduğunu sandığından bana
açılamadığını söyledi. Düşünebiliyor musun ayrıca ikimizin arasında bir
şey var
sanıyormuş” dedi.
Çok şaşırmıştım. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Sonunda;
- “Senin adına sevindim. Nihayetinde sana mektupları yazanı
da bulmuş oldun
böylece” dedim ve yanından ayrıldım.
Bir yanda sevdiğim kız Figen diğer yanda en yakın arkadaşlarımdan Osman
vardı. Ve
ikisi de benim aşk mektuplarım sonucu... Tam bir çöküntü içerisindeydim, ne
yapacağımı bilemiyordum. Bu hal içinde iki hafta okula gitmedim, hatta
gidemedim.
İki hafta kadar sonra okula gidince bu sefer Figen ve Osman bir
ara yanıma
geldiler. Osman bana:
- “Yüksel seni yemeğe götürüyoruz. Orada sana bir de
süprizimiz var” dedi.
Ben de:
- “Osmancığım bugün olmasa” deyince, Figen:
- “İtiraz etme hakkın yok. Çünkü seni son zamanlarda
hiç göremiyoruz.
Okula uğramıyorsun bile” dedi ve kolumdan çekerek dışarı doğru
sürükledi.
Benim isteğim üzerine Karadeniz Pidecisine gittik. Yemek
siparişini verdik.
Bu arada ben sohbet esnasında elimden geldiğince espiri yapmaya, güleç
olmaya çalışıyordum.
Konuşma esnasında Figen bir ara bana dönerek:
- “Sana bir srprizimiz var demişti ya Osman; şimdi onu
söyleyeceğim sana.
Biz Osman’la nişanlandık. Osman’ın romantik, duygusal
mektuplarına dayanamadım. Ben
de ona duygusal olarak karşılık verdim ve...” derken Osman söze
girerek:
- “Ne saçmalıyorsun, ne romantik, duygusal
mektupları...” diye Figen’in
sözünü kesince ben de Osman’ın sözünün devamını getirmesine fırsat
vermeden hemen
sözünü kesmek ihtiyacını hissettim:
- “Demek ki Figen sendeki romantik, duygusal
yönleri keşfetmiş
ve sana tutulmuş. Çok şanslısın Osman; Figen’in kıymetini
bil” dedim.
Yemekten sonra Osman’ın ellerini yıkamak için lavaboya
gittiği sırada
masadaki peçeteyi aldım ve Figen’e dönerek sessizce:
- “Bu günün anısına bu peçeteye duygularımı
yazıyorum. Çıktıktan
sonra yazdıklarımı oku ve sonra da yırt tamam mı?” dedim. Figen
meraklı bakışlarla
başını evet manasına salladı.
Ben peçeteye O’na ithaf ederek yazdığım şiirin nakarat bölümü olan:
Belki aşkıma uzaksın, belki yakındasın
Bilmesen de, sen benim hep aklımdasın
Ve altına da: “Allah’tan Osman’a ve sana mutlu bir yuva
ve mutlu yarınlar diliyorum.”
“Yakın
Çevrenden
“Yüksel”
notunu yazdım. Notu yazdığım peçeteyi katlayarak Figen’in eline
tutuşturdum.
Osman da yanımıza gelince;
- “Sizin bu mutlu haberinize çok sevindim İnşallah Allah
tamamına erdirir”
dedim ve devamla “Bu gün de aslında çok işim vardı. Sizinle buraya
gelince unuttum
hepsini. Şimdi gitmem lazım; anlayışla karşılayacağınızı umuyorum”
dedim.
Birlikte dışarı çıktık ve tokalaşarak yanlarından ayrıldım. Bir
süre sonra
dönerek arkama baktım Figen peçeteyi yırtıyordu ve gözleri yaş doluydu.
Benim onlara baktığımı görünce gözlerini silerek bana el sallamaya başladı.
Bir daha arkama bakmaya cesaret edemeden gözlerimde beliren yaşlarla oradan
uzaklaştım.

Gülçin'den Albüm Çalışması...




Hepsi" müzik grubundan olaylı bir şekilde kopan Gülçin, Avrupa Müzik ile sözleşme imzaladı. Solo albüm için çok yakında stüdyoya girecek olan Gülçin prodüktörü Deniz Erdem ile hemen çalışmalara başladı. Ozan Çolakoğlu'nun aranjörlüğünde hazırlanacak olan albüm, çok farklı ve keyifli bir çalışma olacak...

Gençlerin ve çocukların merakla beklediği Gülçin'in solo albümü, güçlü yorumuna ve sesine uygun olarak hazırlanacak ve çok geçmeden müzik marketlerdeki yerini alacak. Avrupa Müzik'in patronu Deniz Erdem "Gülçin'in sesinin güzelliği ve güçlü yorumu ile grupta olmasına rağmen çok sevilmişti. Ona yakışır bir şekilde hazırlayacağımız albüm, beklentilerin de üzerinde olacak. Ciddi bir kitleye sahip olan Gülçin'in albümünün her aşaması titizlikle yürütülecek" dedi.

Hadise..Yeni Albüm:Kahraman



HADİSE'nin Pasaj Müzik etiketiyle yayınlanan yeni albümü "Kahraman"ın ilk video klibi, söz ve müziği Sinan Akçıl'a ait “Evlenmeliyiz” isimli şarkıya çekildi. Ön hazırlığı 2,5 hafta süren video klibin yönetmenliğini Emir Khalilzadeh, görüntü yönetmenliğini ise Veli Kuzlu üstlendi. 7 ayrı ışık set-up'ı kurularak, 35mm formatında Green Box'ta çekilen klip setinde, 60 kişilik bir ekip görev aldı.

Orion platolarında, tek plan çekilen klipte, görüntülere uygun 7 farklı set-up oluşturuldu. Şarkı hiç bölünmeden, çekim esnasında kurulan dekorlar, her bir set-up tamamlandığında, ekip tarafından yeni dekorlarla değiştirildi. Klibin arka planında kullanılacak görüntüler için, ayrıca dış çekimler yapıldı. Klibin 1 hafta süren post prodüksiyon aşamasında, bu görüntüler bilgisayar teknolojisi kullanılarak set görüntüleriyle birleştirildi.

15 saat süren çekimler bütün ekip için çok keyifli geçti. Hadise, bu çalışmanın en çok eğlenerek çalıştığı klip seti olduğunu dile getirdi.

Günün Şarkısı:Sahibinden Kiralık

Sahibinden kiralık değil bu kalp...Çok eğlenceli bi şarkı..bn çok beendim sizd beenirsiniz inşallah...xD





ErkAn Güleryüz-Sahibinden Kiralık

23 Temmuz 2009 Perşembe

VAMPİR AKADEMİSİ - RICHELLE MEAD



Kitap Adı: VAMPİR AKADEMİSİ
Orjinal Adı: Vampire Academy
Yazarı: RICHELLE MEAD
Türü: POLİSİYE-MACERA
Çevirmen: YELİZ ÜSLÜ
Barkod:
ISBN: 978-605-4228-03-4
Sayfa Sayısı: 367
Basım Tarihi: HAZİRAN 2009


SADECE GERÇEK BİR DOST
SİZİ ÖLÜMSÜZ DÜŞMANLARDAN KORUYABİLİR

Lissa Dragomir, bir Moroi prensesi:
Sihir dünyasıyla arasında kopmaz bir bağ olan ölümlü bir vampir. Vampirlerin en vahşisi ve en tehlikelisi, ölümsüz Strigoi'lerden her daim korunması gerek.

Lissa'nın en yakın arkadaşı Rose Hathaway'in damarlarında akan insan ve vampir kanının güçlü karışımı onu bir Dhampir yapıyor. Ve Rose kendini, arkadaşı Lissa'yı -genç kızı içlerinden biri yapmayı kafaya koymuş Strigoi'lerden- koruduğu
tehlikeli bir hayata adamış.
Rose ve Lissa, iki yıl süren kaçak özgürlüklerinin ardından yakalanıyor ve Montana ormanlarının derinliklerine gizlenmiş Aziz Vladimir Akademi'sine sürükleniyor. Rose, Dhampir eğitimine devam edecek. Lissa da zaten elit Moroi toplumunun Kraliçe'si... Ve iki kız, Akademi'de yine birçok kalp kıracak.

Lissa ve Rose'un Aziz Vladimir'den kaçmasına sebep olan korkuydu. Evet, çünkü Akademi'nin demir kapıları ardındaki hayat, akıl almayacak kadar tehlikeli. Moroi'ler iğrenç ayinler düzenliyor ve onların bu gizli kapaklı doğası ve gece aşkı, sosyal karmaşalarla dolu enigmatik bir dünya yaratıyor.
Rose ve Lissa, bu tehlikeli ortamda kendi yönlerini bulmak, yasak aşkın cazibesine karşı koymak ve Strigoi'lerin Lissa'yı sonsuza dek kendilerinden birine dönüştürmesine fırsat vermemek için sürekli savunmada kalmak zorunda!


bnce kitap süper almanızı tavsiye ederim.konusu filan çok hoşş..

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Bugünün Şarkısı::Fairytale

Bugün Eurovision'da 1.olan Alexandar Rybak'ın Fairytale şarkısını seçiorum..Şarkı çok güzel..Kemanı filan çok güzel çalıo..Ne diyim haketti wlla çocuk..



Bir Öpücükle Başladı Her Şey - Suzanne Enoch



Yazar: Suzanne Enoch
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Liste Fiyatı: 20,00 TL
Çeviren: Bihter Toprak
Yayın yılı: 2009
Orjinal Adı: After the Kiss
Sayfa Sayısı: 400
İthal Kağıt
Karton Kapak
ISBN:6054263004



GİZEMLİ BİR CENTİLMEN ve CESUR BİR KADIN

Yakışıklı Sullivan sadece iki şey istiyordur: Annesinin mirası ve intikam. Bunun için gündüzleri İngiltere’nin en çok tanınan at yetiştiricisiyken, geceleri en varlıklı ailelerin evlerine gizli bir şekilde giren maskeli bir hırsız.

Ve bir gece… Hırsızlık için girdiği bir malikanede yakalanmamak için Isabel Chalsey’i öper. Bu tehlikeli bir öpücüktür çünkü bu öpücük sırrının açığa çıkmasını önlemek için tatlı bir rüşvetten çok fazlasıdır. Sullivan’ın hayatını değiştiren tehlikeli bir oyun…

AŞK CESARET İSTER
AMA AŞKINI KABUL ETMEK İÇİN!
AŞKINI ELE VERMEK İÇİN DEĞİL!


Yazdığı büyüleyici romanlarla adeta aşkın kitabını yeniden yazan Suzanne Enoch’tan tutkunu olacağınız ve Enoch’un bir sonraki kitapları için sabırsızlanacağınız olağanüstü bir roman…

Tokio Hotel...



Yeni albüm 2 Kasım'da

Alternatif rock grubu Tokio Hotel, yeni albümleri “Humanoid”in 2 Kasım’da piyasaya çıkacağını açıkladı.

‘Hemoroid’ kelimesine benzetilen albüm isminin ne anlama geldiği konusunda açıklama yapan grubun vokalisti Bill Kaulitz, “Bu kelime, bilimkurgu dilinde kullanılıyor ve ‘insanımsı’ anlamına geliyor” dedi. Albümle ilgili bilgi vermeyi de ihmal etmeyen Kaulitz, “Dinleyiciler için sürprizlerle dolu bir albüm olacak. Her şarkıda değişen gitar seslerinin yanı sıra benim de modifiyeli sesimi duyacaklar” diye konuştu.



ÜNLÜLERİN BURÇLARI



Mariah Carey

27 Mart 1969'da doğdu. Burcu koç



Al Pacino

25 Nisan 1940'ta doğan aktör boğa burcu.




Angelina Jolie

4 Haziran 1975 doğumlu olan Jolie ikizler burcu.




Johnny Depp

9 Haziran 1963 doğumlu. Depp ikizler burcu.



Nicole Kidman

20 Haziran 1967 doğumlu olan Kidman ikizler burcuna mensup.



Tom Hanks

9 Temmuz 1956 doğumlu. Ünlü aktör yengeç burcu.



Madonna

16 Ağustos 1958 doğumlu olan ünlü yıldız Aslan burcu.



Cameron Diaz

30 Ağustos 1972 doğumlu. O bir başak burcu.



Brad Pitt

18 Aralık 1963 doğumlu. Pitt yay burcu.



Christina Aguilera

18 Aralık 1098 doğumlu. O da yay burcundan.



Jim Carrey

17 Ocak 1962 doğumlu olan aktör oğlak burcu.



Drew Barrymore

22 Şubat 1975 doğumlu olan yıldız balık burcu.



Okan Bayülgen

23 Mart 1964 doğumlu. Koç burcu.



Sezen Aksu

13 Temmuz 1954 doğumlu ve yengeç burcu.



Cem Yılmaz

23 Nisan 1973 doğumlu olan ünlü şovmen boğa burcu.



Nil Karaibrahimgil

17 Ekim 1976 doğumlu. terazi burcu.



Kenan Doğulu

31 Mayıs 1974 doğumlu olan şarkıcı ikizler burcu.




Tuba Büyüküstün

5 Temmuz 1982 doğumlu olan Büyüküstün yengeç burcu.




Beyazıt Öztürk

12 Mart 1969 doğumlu. Balık burcu.



Beren Saat

20 Şubat 1984 doğumlu olan Saat balık burcu.



Kıvanç Tatlıtuğ

27 Ekim 1983 doğumlu. Akrep burcu.